Blog Kategori

"Bazı Çocuklar Karından Bazıları Kalpten Doğar"

 

​​​​​​

  1. Biraz sizi tanıyabilir miyiz? Ülkü Aydeniz kimdir?

1969 doğumluyum. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Ekonomi bölümü mezunuyum. Üniversiteye girdiğim yıllardan itibaren inşaat ve turizmle uğraşan aile şirketimizde muhasebe finans ve personel yönetiminden sorumluyum. Bütün bu yoğun iş hayatıma ek olarak son 4 yıldır içerisinde olduğum koruyucu ailelik konusu var. 2 yıldır da Koruyucu Aile ve Evlat Edinme Derneği (KOREV) ile birlikteyim. KOREV’ in başkanlığını yapıyorum. Hem iş hayatımı hem de sivil toplumdaki hayatımı sürdürmeye devam ediyorum.

 

  1. KOREV nerede ve ne zaman kuruldu? Derneğinizin amacı nedir?

KOREV 2005 yılında kuruldu. Kendisi uzun yıllar Ankara Üniversitesi’nde Klinik Psikolog olarak çalışan onursal başkanımız Prof. Dr. Neşe Erol hocamız,dezavantajlı özellikle çocuk evlerinde, sevgi evlerinde, yuvalarda kalan çocuklarla çalışırken çocukların gelişimleri için gerekli olan şeyin aile yanında sevgi ve ilgiyle büyümeleri olduğunu görmüş. Evlat edinmenin, koruyucu aileliğin ve gönüllü aileliğin çok bilinmediğini ve çocukların ancak aile yanında iyileşebileceğini çalışmalarında gördükten ve uluslararası çalışmalarda yer aldıktan sonra derneği kurmaya karar vermiş. Hukukçu, çocuk gelişim uzmanı, psikolog, psikiyatr gibi bu alanda çalışan insanlarla birlikte derneği kurmuş.  Biz görev alana kadar da uzunca yıllar dernekte birçok insanın hayatına dokunmuş. Bizim temel hedefimiz de bu aslında çocuklarımızın hayatına dokunmak.  Şuanda devlet koruması altında 18 bin çocuğumuz var. Devlet koruması altındaki çocuklar 0-18 yaş grubundalar. İçlerinde sağlıklı bireylerde var, fiziksel ve zihinsel engelli çocuklarımız da var. Temel amacımız tabi bu çocukların tamamının yuva, sevgi ve çocuk evi gibi toplu bakım modelleriyle, personel eliyle bakım modelleriyle değil aile yanında birebir sevgiyle büyümelerini sağlamak. Bu amaçla çalışmalar yapmak.

 

“Sevgiyle dokunduğunuz her şey güzelleşir, normalleşir.”

  1. Toplu bakım modellerinde 18 bin çocuğun olduğunu ifade ettiniz. Neler yapıyorsunuz çocuklar için, neler öneriyorsunuz?

Öncelikle koruyucu aileliği, evlat edinmeyi ve gönüllü aileliği anlatıyoruz. İnsanları bu yöne teşvik etmeye çalışıyoruz. Bunların çocukların hayatında ne gibi farklar yarattığını anlatmaya çalışıyoruz. Elbette bu kolay karar verilecek bir süreç değil. Elimizden geldiği kadar bütün bu soruları cevaplıyoruz. Süreç başladıktan sonra da çocuklarla ailelerimiz arasındaki sorunların çözümünde, çocuklarla ilgili yaşanan sıkıntıların çözümünde yanlarında oluyoruz. Bakanlıkla ilgili yaşanan sıkıntılarda onların haklarının ne olduğu konusunda destekler vermeye çalışıyoruz. Farkındalıklar yaratmaya çalışıyoruz. Bir de tabi bunların ötesinde tüm toplu bakım modellerinde bulunan çocuklarımıza ulaşmaya onların gelişim süreçlerine destek vermeye, onları toplum içerisine katmaya onlara sevgiyle yaklaşılmasını sağlamaya çalışıyoruz. Yani şunu söylüyoruz. Biyolojik çocuk sahibi olmak kadar kalbiyolojik çocuk sahibi olmak da güzeldir. Biz farklılıklarımızla güzeliz. Farklılıklarımızla normaliz ve sevgiyle dokunduğunuz her şey güzelleşir, normalleşir.

 

  1. Evlat edinme nedir, nasıl evlat edinilir?  Yasal dayanakları nelerdir?

Evlat edinme, koruyucu ailelik ve gönüllü ailelik diye üç tane model var. Bunları birbirinden ayırt etmek gerekiyor. Evlat edinmeye geçen çocuklar, evlat edinme statüsünde olan çocuklardır, yani terk edilmiş çocuklardır ya da anne baba rızasının olduğu çocuklardır. Bu çocuklar mahkeme süreçleriyle sizinle buluşturulurlar ve yasal mirasçınız olurlar. Adı ve soyadı değiştirilebilir. Sizin soyadınızı taşırlar ve sizinle bir ömür birlikte yaşarlar.

 

  1. Koruyucu ailelik nedir peki? Evlat edinme ve koruyucu ailelik arasındaki farklar nelerdir?

Şu anda devlet koruması altında olan çeşitli sebeplerle ailelerinin yanında yaşaması uygun görünmeyen, devlet tarafından ailelerinden uzaklaştırılan ya da aileleri bakamadıkları için bakım ve sorumluluklarını üslenemedikleri için toplu bakım modellerine bıraktıkları çocuklar var. Bu çocuklar toplu bakım modellerinde büyütülüyor. Fakat bütün araştırmalar gösteriyor ki devlet tarafından her ne kadar fiziki şartlar sağlansa da sevgi ile büyümeyen, personel bakım eliyle büyüyen çocuklarda çok önemli fiziksel, kişisel, ruhsal ve zihinsel gelişim bozuklukları görülüyor. Çocuklar yaşıtlarından çok geride olabiliyorlar. En basit bir hayat becerisini geliştiremeyebiliyorlar. Dolayısıyla bunun için geliştirilen model işte koruyucu ailelik modeli.  Bu çocuklar toplu bakım modellerinde değil aile yanında birebir ilgi ve sevgiyle büyüsünler diye koruyucu ailelik modeli geliştirilmiş.

Bilinmeyen kısım şu; koruyucu ailesi olduğumuz çocuk bizimle birlikte yaşıyor sürekli. Biyolojik çocuğumuzdan hiçbir farkı yok. Bütün sorumluluğu bizde. Sadece adını ve soyadını değiştiremiyoruz ve bir biyolojik ailesi var ve biyolojik ailesi ile bakanlık nezdinde belirli dönemlerde görüştürülme hakkı var. Ama yarım saatlik bir saatlik süreçlerde görüşüyorlar ve sizinle yaşamaya devam ediyor çocuklar. Aslında evlat edinmeden tek farkı bu modelin yasal mirasçınızın olamayışı ve isim ve soyadını değiştiremeyişiniz.

 

“Bazı çocuklar karından doğar bazıları kalpten…”

  1. Evlat edinen ve aynı zamanda bir de koruyucu aile olan biri olarak biraz sizin öykünüzü öğrenebilir miyiz?

Benim kızım 2 aylık bir bebekti. Şimdi 4 yıl oldu. Ben koruyucu aileliği tesadüfen öğrendim. Bir gazete röportajında öğrendim. Biyolojik çocuk sahibi olabilecek biriydim ancak tercih etmemiştim. Hep aklımın bir tarafında neden bir gün evlat edinmeyim vardı çünkü bilmiyordum koruyucu aileliği. Koruyucu aileliği okuduktan sonra araştırdım. Aile bakanlığının il müdürlüğüne gittim, görüştüm. Süreç tamamlandıktan sonra kız çocuğu olmasını ve bebek olmasını istedim. Atatürk Çocuk Yuvası’nda tanıştırdılar bizi çocuğumuzla. Çok zordu günlerce ağladım. Onu kucağıma aldığım andan itibaren bambaşka bir duygu yaşadım. O çocuk sanki sizin için dünyaya getirilmiş gibi oluyor. Çocuk sizinle yaşamaya başladığı gün artık başka bir hikaye başlıyor sizin için. Yuvadayken  donuk bakan, ağlamayan çocuk gitti ağlayan, size bakan, naz yapan gözlerinin içindeki ışık değişen bambaşka bir çocuk oldu. Çocuklara sevgiyle dokunduğunuzda o kadar farklı bir şey oluyor ki. Biz de bambaşka insanlar olduk. Hayata bakışımız duyarlılığımız değişti. Gördük ki sadece siz çocuklara dokunmuyorsunuz onlar da size dokunuyorlar.

 

“Gönüllülükte esas olan, çocuğa acımadan, onun hakkı olduğunu bilerek destek verebileceğiniz konularda sürekli ve düzenli destek vermek.”

  1. Koruyucu ailelik ve evlat edinmeden bahsettiniz bir de gönüllü ailelik hizmeti var. Biraz da ondan bahseder misiniz, nasıl gönüllü aile olunur?

Çocuk evi, sevgi evi dediğimiz toplu bakım modellerinde devlet koruması altında yaşayan çocuklarımız var. Aile bakanlığının il müdürlüklerine başvuru yapıyorsunuz gönüllü olmak için hazırlamanız gereken evrakları hazırlıyorsunuz. Gönüllü olmanıza karar verilirse uygun çocuklarla buluşturuluyorsunuz. Belli dönemlerde bu çocukları ziyaret ederek onlara hangi konuda destek verebilecekseniz destek veriyorsunuz. Örneğin matematik öğretmenisiniz. Çocukların derslerinde haftada 1-2 saat destek oluyorsunuz. Gönüllü ailelikte önemli olan şey düzenli ve sürekli olması. Bir hevesle gidiyor insanlar, hevesleri geçince vazgeçiyorlar. Gönüllülük bir çocuğa gofret vermek değildir aksine ona zarar verir. Çünkü siz iki gün sonra gitmezseniz çocuk her gelen beni bırakıp gidiyor, her seven beni terk ediyor diye düşünür ve değersizlik hissi yerleştirirsiniz ve zarar verirsiniz.

 

“Biyolojik aileler var kalbiyolojik aileler var. Biz kalpten doğuruyoruz çocuklarımızı…”

  1. Bir doğru sözlük gördük sitenizde? Neden bu sözlüğe ihtiyaç duydunuz?

Toplumda bir normal algısı var bir de öteki algısı. Normal algısı şu. Fiziksel olarak bir engeliniz yoksa normalsiniz. Bir engeliniz varsa engellisiniz. Dezavantajlı çocuklar travmatik ailelerde dünyaya gelmiş çocuklar ve öteki olarak kabul ediliyorlar. Dolayısıyla onlar ve bizler var.. Böyle bir algı var, çocuklarımız ötekileştiriliyor.  Biyolojik çocuk sahibi olursanız normalsiniz ama biyolojik çocuk sahibi olmadan bir çocukla birlikte iseniz o sizin çocuğunuzsa size anne baba diyorsa bu anormal geliyor.  Temel hedefimiz bu ötekileştirmeyi ortadan kaldırmak ve çocuklara, biyolojik ailelere kullandığımız kelimeleri doğru seçip, bu ötekileştirmeyi kırmayı, değersizlik hissini ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Doğru sözlük bunun için yapılmış bir çalışma. Örneğin sürekli evlatlık deniliyor. Evlat edinme, evlat edinilen çocuk, evlat edinen aile var. Öz, üvey, gerçek diye bir şey yok. Biyolojik aileler var kalbiyolojik aileler var. Biz kalpten doğuruyoruz çocuklarımızı. Çocuklarımızı ötekileştirmememiz için böyle bir çalışma yaptık.

 

  1. Sitenizde koruyucu aile olan veya evlat edinen ailelerin hayatlarından kesitler var. Güçlendiren ve özendiren öyküler. Bu güncelere dair bir şeyler söylemek ister misiniz?

Biz verdiğimiz her röportajda, yaptığımız her etkinlikte hikayelerimizi paylaşıyoruz. Yaşamlarınızı öğrendikleri, hissettiklerinizi anladıkları zaman ne tür zorluklarla karşılayıp, neleri başardığınızı gördükleri zaman daha çok etkileniyorlar. Bu paylaşımlar güç veriyor insanlara elbette. Sorularına cevap oluyor, cesaretlendiriyor. O yüzden ailelerimizin başarı öykülerini paylaşmalarını önemsiyoruz.

Tez Koop İş Kadın Dergisi, Sayı 2, Mayıs 2018

 

ankara evden eve nakliyat