Uluslararası Evlat Edinme: Savunanlar ve Karşıtları - 2
Dün uluslararası evlat edinme konusuna kısa bir giriş yapmış ve son yıllarda ateşli bir tartışmanın devam ettiğini belirtmiştik. Bugün uluslararası evlat edinmeyi savunanları ele alacağız. Yarın karşıtlarıyla devam edeceğiz.
Uluslararası evlat edinmeyi savunan grupların ana özelliği her çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını öncelemesidir. Bu gruplar, gelişmiş Batı ülkelerinde olduğu gibi, çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarının dünyanın her yerinde kapatılmasını savunur. Kurum bakımını ise çocuk istismarının ve ihmalinin kurumsallaşmış hali olarak görür.
Bu alanda çalışan dünyadaki en vizyonlu vakıf, İngiltere’de yerleşik olan Lumos Vakfı’dır. Lumos Vakfı, Harry Potter’ın yazarı J.K.Rowling’in kurduğu bir vakıftır. İsmini de Harry Potter romanındaki Lumos - Işık kelimesinden alır. Rowling, Guardian’da alanda çalışan en ünlü sosyal hizmet uzmanlarından birisi olan Georgette Mulheir’in bir yazısını okumuş ve Lumos Vakfını kurmuştur. Lumos ismi ise, yuva ve yurtlarda kilitli, unutulmuş ve karanlıkta kalmış çocuklara ışık olmak içindir.
Yıllık 15 Milyon Sterlin bütçesi olan Lumos Vakfı Doğu Avrupa odaklı çalışmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Amerikan Senatosuna J.K.Rowling tarafından bir sunum yapılmış ve Lumos Amerika’da da çalışmaya başlamıştır. Haiti Depreminin halen çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerinin sürmesi üzerine Haiti’de de çalışmaya başlamıştır. Lumos, Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedeflerine yuvalardaki çocukların sorunlarını koymaya çalışmaktadır. Ayrıca, etkili lobi çalışmaları ile Avrupa Birliği’nin çocuk koruma gündemine damga vurmaktadır. AB tarafından alınan bir kararla AB üyesi ülkeler artık yetiştirme yurtlarının ve çocuk yuvalarının onarılması dahil olmak üzere, toplum ve aile temelli olmayan çocuk koruma modellerine para ayıramamaktadır.
Lumos’un çalışmalarının özünde ise, “Yetiştirme Yurtlarının Kapatılmasına İlişkin 10 Prensip” bulunmaktadır. Diğer birçok makalesi gibi, Hayat Sende tarafından Lumos’un bu makalesi de Türkçe’ye çevrilmiştir. Hayat Sende tarafından Lumos’a Türkiye’ye gelmesi için defalarca yazışma yapılmış ve en sonunda Sabancı Vakfı’nın katkılarıyla Lumos, Türkiye’yi gündemine almış ve bu yıl Temmuz ayında ilk toplantısını yapmak üzere ülkemiz çocuk hakları örgütleri ile randevulaşılmıştır. (Lumos Ceo’sunun şu videosunu izlemeden yuva ve yurtları anlamanız mümkün değildir. Çevirisi Hayat Sende tarafından yapılmıştır.)
Lumos’un yanı sıra bir diğer etkili örgüt ise Family for Every Child’dır. Bu örgütün bütçesi 850.000 Sterlin civarında olup İngiltere’de yerleşiktir. Lumos’un çalışmalarının aksine Family for Every Child çocuk koruma sisteminde kültürel duyarlılığı öne çıkarmaktadır. Ana vurgusu ise, çocuk koruma sistemlerine ilişkin neredeyse bütün akademik çalışmaların Batı merkezli olduğu ve bağlanma gibi çocuğun gelişimindeki ana etkenler başta olmak üzere, kültürden kültüre değişen konuların ele alınamadığı ve yeterli farkındalığın olmadığıdır. Halen 16 ülkede örgütlü olan Family for Every Child, önümüzdeki üç yılda örgütlendiği ülke sayısını Türkiye dahil 40’a çıkarmaya çalışmaktadır. Ülkemizde Hayat Sende ile de ağa girmek için görüşmeler yapan örgüt, başta tsunami faciasından sonra sayısı hızla artan Endonezya’daki yuvaların kapatılması olmak üzere, Türkiye’ye model teşkil edebilecek birçok uygulamada öncü rol oynamıştır.
Dünya çapında yuvalarda kalan çocukların yüzde 95’inden fazlasının ailesi vardır. Ailelerin karmaşık sorunlarıyla mücadele etmek devletlere zor gelebilmektedir. Bürokratik/mali çıkarlar veya çocuk simsarları yuvaları ticari bir araç olarak görebilmektedir. Bu doğrultuda yuvaların kapatılması ve çocukların aileden koparılmasını engellemeyi amaçlayan bir örgüt de Orphanages.No girişimidir. Eski bir yetimhane gönüllüsü tarafından kurulan örgüt, alanda oldukça ses getiren çalışmalara imza atmıştır.
Aynı şekilde çalışan bir diğer sosyal girişim de UNICEF’in de desteklediği bir ağ olan thinkchildsafe’tir. Bu ağ, Güneydoğu Asya’daki yetimhane endüstrisini bertaraf etmek amacıyla etkili bir kampanya yürütmektedir. Ağın ana geliri ise, sistemi destekleyen otel, restoran gibi kuruluşlardan alınan sponsorluk geliridir.
Bunun yanı sıra, Save the Children da yuvaların kapatılmasını savunmaktadır. Save the Children tarafından yayınlanan bir rapor bu alandaki en etkili ve öz raporlardan birisidir.
Ayrıca, Human Rights Watch da yetimhanelerin halen yaygın olduğu ülkelerde yuva ve yurtlara ilişkin sistematik hak ihlallerini raporlamakta ve adını çıkar-karala (naming and shaming) yapmaktadır.
Her ne kadar bu örgütler yuvaların kapatılmasını, yoksul ülkelerdeki devlet kapasitesinin yetersizliğinden dolayı gerekirse evlat edinme gibi modellerin yaygınlaştırılmasını savunsa da, birçok ülkede uluslararası evlat edinme giderek zorlaştırılmıştır. Önümüzdeki dönemde de bu zorlukların artarak devam edeceği düşünülmektedir.
Yarın uluslararası evlat edinmeye karşı olan grupları analiz etmekle devam edeceğiz.
ABDULLAH OSKAY